Bitmiş İlişkiler Müzesi: Dünyanın bütün kırık kalpleri birleşin

Iclal Turan
4 min readJul 13, 2022

Ahmet Hamdi Tanpınar’a göre, eşyaların bizde bir hatırı vardır. “Eski şapkalarımız, ayakkabılarımız, elbiselerimiz gün geçtikçe bizden bir parça olmazlar mı? Onları sık sık değiştirmek isteyişimiz de bu yüzden değil midir?” diye sorar Tanpınar…

Zamanla bizim bir parçamız haline gelen eşyalarımız, bazen haddinden fazla anlam barındırır.

Veda etmek zorunda kaldığımız bir insanı, sonlandırdığımız bir alışkanlığı, hayatımızın bir dönemine ait anıları hatırlatan eşyalar, bazen taşınması zor bir yüke dönüşebiliyor.

Peki, ne tutabildiğimiz ne de atabildiğimiz bu eşyaları bağışlayabileceğimiz bir müze olsaydı?

Hayatlarının bir döneminde, bu zor ikilemle karşı karşıya kalmış Hırvatistanlı sanatçı çift, ayrılık travmasıyla başa çıkmanın, iyileşmenin yolunu bir müze açmakta bulmuş…

Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’in geniş, tarihi sokakları arasında, St. Marks kilisesinden, şehrin kulesine doğru inerken bir müze tabelası dikkati çekiyor: Museum of Broken Relationships (Bitmiş İlişkiler Müzesi)…

Bu orjinal tabela, şehri ziyarete gelen pek çok turist gibi bende de hemen içeriye girme isteği uyandırıyor.

Müzeye girdiğimde, ilk olarak post-it kağıdına yazılmış Türkçe bir not beni karşılıyor. “Sen cidden bir meleksin galiba. Günay…” yazıyor, devamını getirebilse, “Günaydın” diyecekti, ama getirememiş.

Ne anlama geldiğini anlamak için hemen yanındaki yazılı nota bakıyorum… ve sürpriz… Müzede gördüğüm ilk parça İstanbul, Kadıköy’den gönderilmiş.

“Bu post-it notunu o gün sana bırakamadım ve asla tamamlayamadım. İkimiz hakkında da her zaman böyle hissedeceğim. Bir şeyler hep eksik.” diyor sergilenen post-it kağıdına eşlik eden açıklama.

Bu sarı post-it kağıdı, sıradan insanların, bitmiş ilişkilerinin hatırına müzeye bağışladığı onlarca eşyadan biri.

Hemen yanında, 1993'te üzücü bir boşanmayla sona eren bir ilişkinin anısına 1968 Meksika Olimpiyatları’na bir bilet var.

Meksika’dan yollanan notta, “Bu biletler, her zaman heyecan verici hatıraları canlandırıyor ve onları asla yok edemedim” yazıyor.

Bu küçük ama anlamlı eşyalarla dolu müzede ilerledikçe, başka sürprizlerle de karşılaşıyorum. Ancak onca eşya arasında en yürek burkanı İstanbul’dan gönderilen bir gelinlik oluyor.

2014 yılında tanışan çift, 2016 yazında düğün yapmak üzere hazırlıklara başlıyor. Maalesef, damat düğüne bir hafta kala, Atatürk Havalimanı’ndaki terör saldırısında hayatını kaybediyor. “Ölmeden bir hafta önce düğün öncesi fotoğraf çekimlerimizi yaptık… Gelinliğim onu ​​hatırlamak istediğim günün en iyi temsili” diyor gelinliği gönderen kişi notunda.

Bütün ayrılık hikayeleri filmlerdeki gibi romantik değil. Müzede şaşırtan objeler de var.

Mesela, ilk aşkının 27 yıldır sakladığı yara kabuğunu müzeye bağışlayan biri, üzerinde çokça düşünmeyi hak ediyor. Bir yönüyle, Masumiyet Müzesi’nin saplantılı aşığını hatırlatıyor.

27 yıllık bir yara kabuğu — Bitmiş İlişkiler Müzesi, Zagreb
27 yıllık bir yara kabuğu, Bitmiş İlişkiler Müzesi, Zagreb

Müzeye, Türkiye, Hırvatistan, Meksika ve ABD dahil dünyanın dört bir yanından gönderilen eşyaların hepsi eski sevgililerle,eşlerle ilgili değil.

Bazıları ayrıldıkları, ayrılmak zorunda kaldıkları, ya da boşandıkları eski aşklarını anarken, kimileri vefat eden yakınlarına, vedalaşmak zorunda kaldıkları bir parçalarına ya da sonlandırdıkları bir alışkanlığa ağıt yakıyor.

Örneğin, meme kanseri teşhisi konan, ve ameliyatla göğüslerine veda etmek zorunda kalan bir kadın, müzeye iki adet sütyenini bağışlamış.

Sağlık sorunları nedeniyle artık pizza yiyemeyen bir Amerikalı da pizza kutusunu bağışlamış.

Pizza kutusu, Bitmiş İlişkiler Müzesi , Zagreb

Yine oğlunu kaybeden bir annenin gönderdiği, üzeri notlarla dolu bir kapı da müzede sergilenenler arasında.

Müze fikri, Hırvatistanlı sanatçı Drazen Grubisic ve film yapımcısı Olinka Vistica’nın, 2003 yılında dört yıllık bir ilişkiyi sonlandırdırma konuşması yaptıkları sırada ortaya çıkıyor.

Müzenin hikayesini konuşmak üzere ulaştığım koleksiyon müdürü Charlotte Fuentes, şöyle anlatıyor: “Gece geç saatlerde yapılan bu sohbette, bir şekilde, onlara çok acı veren nesneleri toplamak gibi basit bir fikir doğuyor”.

Eski sevgililerin, bu evrensel fikri tam anlamıyla kavramsallaştırmaları iki yıldan fazla sürüyor.

Önce 2006 yılında, topladıkları eşyaları bir gemi konteynırında sergilemek gibi küçük bir adımla başlıyorlar.

İki sanatçı, 2006'daki bu enstalasyonun, 2010 yılına gelindiğinde dünyanın dört bir yanında kalpleri fethedecek, binlerce insanın ziyaret edeceği müzeye dönüşeceğini ise bilmiyordu.

Fuentes, Bitmiş İlişkiler Müzesi’nin, şu ana kadar 32 ülkede 59 sergi açtığı bilgisini paylaşıyor. Zagreb’in yanı sıra Los Angeles’ta da aynı isimli bir müze bulunuyor.

Bugün müze koleksiyonunda 3.000'den fazla parça bulunuyor, ve dünya çapında açılan her sergide müze koleksiyonu biraz daha büyüyor. Aynı zamanda, insanlar, müzeye web sitesi üzerinden, bitmiş ilişkilerini hatırlatan eşyaları bağışlamaya devam ediyor.

Bir müze, dünyanın her yerinden, farklı kültür, yaşam tarzı, inanışa sahip binlerce insanı nasıl buluşturabiliyor?

Fuentes şöyle yanıt veriyor:

“Müzenin ardındaki fikir o kadar evrensel ki farklı milletlerden, dinlerden, kültürlerden, ırklardan ve yaşlardan insanlara hitap ediyor. Aşk, tercümana ihtiyaç duymaz, ve herkes kendine hitap eden bir hikaye bulabilir. Ziyaretçiler genellikle insanların aşk ve kayıp konularında ne kadar benzer süreçlerden geçtiklerini görüyor. Müze, bir bakıma deneyim alışverişi sunuyor, böylece artık hem acılarında hem de sevinçlerinde kendilerini yalnız hissetmiyorlar.”

Ziyaretçi defterine yazan biri, müzeye duyduğu minneti şöyle paylaşıyor: “Verecek bir şeyleri olup da verecek hiçbir yeri olmayan bizlere eşsiz ve paha biçilmez bir hizmet sundunuz”.

--

--